14 Ocak 2009 Çarşamba

Marka şehir Başakşehir

Marka şehir Başakşehir

Marka Şehir Başakşehir platformunun organize ettiği konferansta Prof. Ali Seyyar konuştu. Saadet Partisi Başakşehir Adayı Salih Beşir şehirleri insanlar için yapmalıyız dedi...

Marka şehir Başakşehir
Başakşehir`in yeni dönemde, Türkiye`nin ve dünyanın örnek şehri olmasına yönelik projelerin ve projeksiyonlarının ortaya konulacağı, Marka Şehir Başakşehir platformunun organize ettiği konferansa katılan Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Seyyar, yerel yönetimler ve sosyal problemlerle ilgili katılımcıların beğeniyle dinlediği bir konuşma yaptı.
Başakşehir`in yeni dönemde, Türkiye`nin ve dünyanın örnek şehri olmasına yönelik projelerin ve projeksiyonlarının ortaya konulacağı, Marka Şehir Başakşehir platformunun organize ettiği konferansa katılan Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Seyyar, yerel yönetimler ve sosyal problemlerle ilgili katılımcıların beğeniyle dinlediği bir konuşma yaptı.
Konferansın açılış konuşmasını yapan Saadet Partisi Başakşehir Belediye Başkan Adayı Salih Beşir, şehirlerin içinde yaşayan insanlarıyla değerli olduğunu belirterek, `Şehri kurabilmek için öncelikle içimizdeki insani değerleri ortaya koymamız gerekiyor. Şehirlere ruh veren, o bölgede yaşayan insanların oraya kattığı değer, kültür, sanat ve mimari estetiktir.Oysa, sadece ikamet alanları olarak görülen bir şehirleşmenin, huzur ve mutluluk sağlamayan yapılaşmaların içinde kalmış olmamız, insanlarımızın sorunlarının da çığ gibi büyümesine yol açıyor. Biz, şehirleri öncelikle kendi içimizde kurmalıyız…
Yaşadığımız şehirleri kendi içimizdeki güzelliklerle bütünleştirerek ortaya koymalıyız…Başakşehir bir çok özelliğiyle geleceğe örnek olabilecek fırsatları elinde bulunduruyor.
Coğrafi yapısı, şehirli planlaşmanın ilk örneklerinin sergilendiği alanları içinde barındırması, Anadolu`nun her tarafından gelen sakinlerinin varlığı, bu özelliğiyle adeta küçük bir Türkiye`yi andırması ve bu özelliğiyle birbirine kolayca kenetlenebilecek, bağlanabilecek sıcakkanlı bir insan yapısının bulunması.Ve geleceği umutla gözleyen gençlerinin heyecanı.Ve Başakşehir özellikle imarsız mahallelerinde birçok alt yapı ve üst yapı sorununu da bünyesinde barındıyor.Gelin, Başakşehir`i yüreklerimizi ortaya koyarak, sevgi, saygı, huzur ve saadet içinde yaşayabileceğimiz, yarınlarda çocuklarımıza bıraktığımız miras içinde `değer ifade eden` bir yapıya kavuşturalım. Bu Başakşehir`i, Altınşehir`i Bahçeşehir`i ile bu şehri beraber geleceğe taşıyalım … Başakşehir`i MARKA şehir haline getirelim… Bunun için Marka Şehir Başakşehir platformunu kurduk…Bütün Başakşehirlileri, yöneticilerimizi, sivil toplum kuruluşlarımızı, muhtarlarımızı, geleceğe dair öneri ve görüşleri olana herkesi geleceğin örnek şehrine katkı yapmaya davet ediyorum` diye konuştu.
Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Seyyar da, modern dünyanın sosyal problemlerinin çok girift olduğunu belirterek, `Maalesef plansız, projesiz ve gelecek öngörüsü olmayan mahallelerde, binalarda yaşayan insanlar arasında iletişimsizlik, kopukluk oluyor. Aile içi çatışmalar yaşanıyor. Yerel sosyal politikaların gelişmesiyle birlikte merkezi sosyal politikalar da gelişecek ve paralel çalışmalarla yerel anlamdaki sorunların çözülmesi sağlanacak` dedi.
Şehirlerde yalnızlaşmış, dışlanmış, kimliğini kaybetmiş insanların yaşamaya başladığını, estetik yoksunu binalarda huzursuz, mutsuz insanların ortaya çıktığını belirten Seyyar, `İnsan fıtratına uygun, insan odaklı çalışmalar yapılması gerekiyor. Devasa binalar yapmak sosyal belediyecilik anlayışı değildir. Önemli olan, insanların mutluluğunu ve huzurunu sağlayacak, sosyal donatı alanlarını, kültür merkezlerini, şehrin tüm insanlarının özürlüleriyle, yaşlılarıyla birlikte kullanabileceği farklı alanları ortaya koyabilmektir. Önemli olan özürlü otobüsü almak değil, özürlü ve özürlü olmayanların birlikte kullanabileceği bir otobüsü kullanıma açabilmektir. Böylece, insanlar ayrışmamış, böylece insanların birbiriyle iç içe yaşayabildiği bir sosyal alan ortaya çıkmış olur. Kentlerin sadece yaşanabilir olması yetmez. Bir kentin yaşanabilirlik kalitesi açısından, sosyal, kültürel, sağlık, eğitim, yol, su elektrik, fiziki ulaşım ve sosyal donatı alanlarıyla bölgesindeki en çok tercih edilen yerleşim yeri olması da çok önemlidir. Bunu yapabilen yerel yönetici başarılı yöneticidir. Bunu da, iktidarını ve sahip olduğu makam avantajını, hizmet götürdüğü insanlarla her daim paylaşabilen yönetici yapabilir. Hep söylenir: Halk Meclisi kuracağız diye. Bu bir proje değildir. Halk meclisleri, yerel yönetim ile bölgeyi yönetecek insanların, zaten bir arada olması gereken meclislerdir` diye konuştu. Modern dünyada komşuluk ilişkilerinin, insani ilişkilerin yok olduğunu, yerel yönetimlerin bunu ortadan kaldıracak faaliyetler gerçekleştirmesi gerektiğini belirten Seyyar, `Bizim medeniyetimiz, komşuluk ilişkilerinin zirveye tırmandığı bir medeniyettir. Bunu sağlayabilecek çalışmalar ortaya koymamız gerekir. Sosyal projeler, insanın yaşam alanlarında en insani şekilde yaşayabileceği sosyal faaliyetleri ortaya koyar. Yerel yöneticiler, halka hizmete talip olmalı. Makam hevesinde olmamalı` açıklamasını yaptı.